Tanınmış Markaların Korunması: Türk Hukukunda Mevzuat ve Yargı Kararları Işığında Değerlendirme

Tanınmış Markaların Korunması: Türk Hukukunda Mevzuat ve Yargı Kararları Işığında Değerlendirme

Marka hukuku, sadece ticari bir simgenin tescilinden ibaret değildir; aynı zamanda markaların itibarı, ayırt ediciliği ve kamuoyundaki algısı üzerinden şekillenen bir koruma sistemidir. Bu bağlamda, “tanınmış marka” kavramı, yalnızca tescil edilen markalar arasında değil, farklı sınıflardaki markalar arasında dahi geniş çaplı bir koruma alanı yaratmaktadır.

Tanınmış Markaların Korunması

1. Tanınmış Marka Kavramının Hukuki Dayanağı

Türk hukukunda, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK), 556 sayılı KHK ve daha eski düzenlemeler olan 551 sayılı Kanun tanınmış markaya ilişkin açık bir tanım içermemektedir. Ancak hem 556 sayılı KHK hem de SMK, Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesine açıkça atıf yaparak tanınmış markaların korunmasını uluslararası hukukla paralel şekilde düzenlemiştir.

Öğreti ve Yargı Kararlarında Tanınmış Marka Tanımı

Doktrinde tanınmış marka; yalnızca ilgili sektörde değil, genel kamuoyu tarafından bilinen, çağrışım gücü yüksek, kalite ve güven unsurlarıyla özdeşleşmiş, reklam gücü ve pazarlama ağı güçlü olan markalar olarak tanımlanır. Yargıtay da benzer şekilde tanınmış markayı; “coğrafi sınır, yaş veya kültürel fark gözetmeksizin geniş bir çevre tarafından tanınan, anımsanma refleksi yüksek markalar” olarak tarif etmiştir.

2. Uluslararası Düzenlemeler ve Türk Hukukuna Etkisi

Paris Sözleşmesi ve TRIPS

Paris Sözleşmesi yalnızca aynı tür mallar için tanınmış marka koruması öngörmektedir. Ancak TRIPS Anlaşması’nın 16. maddesi, tanınmış markanın zarar görme ihtimaline karşı benzer olmayan mal ve hizmetlerde de koruma sağlayabileceğini kabul etmiştir.

Türk Hukukundaki Uygulama

Her ne kadar SMK’da farklı sınıflar arasında genel bir koruma öngörülmese de, Yargıtay uygulaması somut olayın şartlarına göre tanınmış markaların farklı sektörlerde de korunabileceğini kabul etmektedir. Buradaki belirleyici kriterler şunlardır:

  • Markalar arası benzerlik düzeyi
  • Tanınmış markanın ayırt ediciliği
  • Tanınmışlık seviyesi
  • Kullanım alanlarının çakışması

3. Yargıtay Kararlarıyla Tanınmış Marka Korumasının Sınırları

İSTİKBAL Kararı (2010/352 E., 2011/7625 K.)

Yargıtay, İSTİKBAL markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle farklı sınıflardaki (elektronik ve mobilya) ürünler arasında karıştırılma ihtimali bulunduğuna karar vererek, markanın reklam gücünden haksız yararlanma ve itibara zarar verilmesini gerekçe göstererek markanın hükümsüzlüğüne karar vermiştir.

NEXT/Next-Er Kararı (2009/13565 E., 2011/15088 K.)

Elektronik sektöründe tanınmış olan “NEXT” markası ile giyim sektöründe başvurusu yapılan “Next-Er” markası arasında sektör farkı nedeniyle karıştırılma ihtimali bulunmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük talebi kısmen reddedilmiştir.

ADVANTAGE Kararı (2015/14462 E., 2017/2034 K.)

Finansal hizmetlerde tanınmış olan “ADVANTAGE” markası ile iletişim ve eğitim hizmetleri için başvurusu yapılan “GAP Avantaj” markası arasında, yalnızca “avantaj” ibaresinin benzerliği yeterli görülmemiş, tanınmışlığın tüm sektörlere genellenemeyeceği vurgulanmıştır.

4. Tanınmış Markanın Tespitinde Ölçütler

Tescil Şartı Aranmıyor mu?

Paris Anlaşması anlamında tanınmış marka için tescil zorunluluğu bulunmamakta olup, bu yönüyle tescil ilkesi istisnası oluşturur. Ancak Türkiye’de belirli bir tanınmışlığa ulaşan markaların korunabilmesi için genellikle tescil edilmiş olması aranmaktadır.

Yargıtay içtihatlarında, “Türkiye’de tescilli olmasa da, tanınmış markaların korunabileceği” yönünde kararlar mevcuttur.

Kullanım Şartı Var mı?

Yargıtay, tanınmışlık için aktif kullanım şartı aramamakta, bilinirliğin varlığını yeterli kabul etmektedir. Ayrıca tanınmışlık, ülke geneline yayılmak zorunda olmayıp, belli bir bölgedeki bilinirlik de koruma için yeterli görülmektedir.

Hedef Kitle Kriteri

Markanın “herkes” tarafından bilinmesi gerekmez. Yargıtay’a göre; markanın tanınmışlığı, markanın hitap ettiği hedef kitle özelinde değerlendirilmelidir. Bu kitle, “markanın kullanıldığı ürünlerin gerçek ve potansiyel alıcıları, iş çevreleri ve dağıtım kanalları”dır.

5. Tanınmış Markanın Tespitinde Yetkili Merciler

Yargıtay kararlarında, tanınmış marka tespitinde Türk Patent ve Marka Kurumu ile mahkemelerin birlikte yetkili olduğu kabul edilmiştir. Ancak bir markanın tescil süreci tamamlanmadan, sadece mahkeme kararıyla tanınmış marka statüsü verilmesi mümkün değildir.

Sonuç

Tanınmış marka kavramı, marka hukukunda yüksek düzeyde koruma sağlayan istisnai bir yapı sunmaktadır. Bu statünün kazanılması, salt tescil veya sektörel başarıdan ibaret olmayıp, halk nezdindeki algı, çağrışım gücü, yaygınlık ve ayırt edicilik gibi çok boyutlu kriterlere dayanır.

Yargıtay içtihatları, bu alandaki boşlukları doldurarak hem Paris Anlaşması’na hem de TRIPS’e uygun bir uygulama zemini yaratmıştır. Marka sahipleri açısından tanınmışlık seviyesini korumak, yalnızca tescil süreciyle değil, sürekli ve bilinçli bir marka yönetimiyle mümkün hale gelmektedir.

👉 Esas Patent ile Tanınmış Markaların Korunması hizmeti için Hemen Bize Ulaşın

Yorum bırakın

All fields marked with an asterisk (*) are required