Marka Benzerliği ve Yasal Düzenlemeler: Karıştırılma İhtimali Üzerine Hukuki Değerlendirme
Marka, bir işletmenin piyasadaki ayırt edici kimliğidir. Ancak bu kimliğin korunabilmesi için, marka tescil sürecinde benzerlik ve karıştırılma ihtimali gibi kritik hukuki kriterlerin dikkate alınması gerekir. Türk mevzuatında, marka benzerliği ve bu benzerliğin yaratabileceği karıştırılma ihtimali, yalnızca başvuru aşamasında değil, tescil sonrası hukuki süreçlerde de önemli bir yer tutar.
Marka Benzerliği ve Yasal Düzenlemeler
Yasal Dayanaklar: SMK ve Önceki Mevzuatın Yaklaşımı
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ve mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (MarkaKHK), daha önce tescil edilmiş bir markayla aynı ya da benzer olan ve halk nezdinde karıştırılma ihtimali doğuran yeni marka başvurularını “nispi ret sebebi” olarak tanımlamaktadır.
SMK m.6/1 uyarınca, bir marka başvurusunun; daha önce tescillenmiş ya da başvurusu yapılmış bir markayla benzer olması, bu markaların aynı veya benzer mal/hizmet sınıflarını kapsaması ve kamuoyunda ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma riski taşıması durumunda, bu başvuru reddedilebilir.
Ayrıca, bu benzerlik sadece başvuru sürecinde bir itiraz hakkı doğurmakla kalmaz; SMK m.25 uyarınca, hak sahibi markanın tescilinden sonra hükümsüzlük davası açma hakkına da sahiptir. Dikkat çeken önemli bir nokta ise; hükümsüzlük talebi için, hak sahibinin daha önce bültende ilana çıkan başvuruya itiraz etmiş olma şartı aranmamaktadır.
Benzerlik Değerlendirmesinde Aranan Kriterler
Bir markanın, daha önce başvurusu yapılmış ya da tescil edilmiş bir markayla benzerliği ileri sürülebilmesi için SMK’da belirlenen üç temel şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir:
Markalar arasında görsel, işitsel veya anlamsal benzerlik olmalı,
Markalar, aynı ya da benzer mal veya hizmet sınıflarında yer almalı,
Kamuoyu nezdinde karıştırılma ihtimali doğmalı.
Bu kriterlerden yalnızca biri mevcutsa, tek başına markanın reddi veya hükümsüzlüğü için yeterli görülmemektedir. Örneğin; iki marka şeklen benzer olsa dahi, farklı sınıflarda tescillenmişse ve halk arasında karıştırılma ihtimali bulunmuyorsa, SMK m.6’ya dayanarak ret ya da hükümsüzlük talebi yapılamaz.
Tanınmış markalar bu genel kuralların dışında özel koruma kapsamına alınır.
Yargıtay İçtihatları: Uygulamadaki Ölçütler
Yargıtay, marka benzerliği ve karıştırılma ihtimali konularında birçok kararında hukuki ölçütleri detaylandırmıştır. Bu içtihatlar, kanun maddelerinin soyut ifadelerini somutlaştırmak açısından oldukça değerlidir.
Tescil Sınıfları Vurgusu
Yargıtay, yalnızca şekli benzerliğe değil, markaların tescilli olduğu mal ve hizmet sınıflarının benzerliğine de büyük önem atfetmektedir. Örneğin; “CAMEL” markası ile “CML Cafe Bistro” gibi benzer çağrışımlar oluşturan bir marka arasında, eğer tescil sınıfları çok farklıysa karıştırılma ihtimali olmadığı sonucuna varılabilir.
Ortalama Tüketici Ölçütü
Yargıtay, kararlarında “halk” kavramını “ortalama tüketici” olarak yorumlamaktadır. Bu tüketici grubu; işin uzmanı olmayan, marka detaylarını karşılaştırma imkânı bulunmayan ancak önceki deneyimlerinden yola çıkarak markayı hatırlayabilen bireylerden oluşur. Karıştırılma ihtimali, bu ortalama tüketicinin algısı çerçevesinde değerlendirilir.
Dil ve Anlam Bağlantısı
Bazı kararlarda Yargıtay, markalarda kullanılan ifadelerin (özellikle yabancı dillerde) toplumun genelince anlaşılabilirliğini göz önünde bulundurmuştur. Örneğin, “goldenvillage” ve “greenvillage” gibi ifadelerin anlamlarının toplumda bilinebilir olması karıştırılma ihtimalini etkileyen bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
Ses ve Görsel Benzerlik
Sesçil ve görsel benzerlik taşıyan markalar arasında da, mal/hizmet sınıfı benzerliği varsa karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu yönünde kararlar verilmiştir. Örnek olarak, “OOPS!” ve “vioops” markaları arasındaki benzerlik Yargıtay tarafından doğrudan kabul edilmiştir.
Sonuç: Markalaşma Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Marka tescili, yalnızca yaratıcı bir isim veya logo belirlemekten ibaret değildir. Hukuki güvenliğin sağlanması için, marka başvurusu öncesinde kapsamlı bir benzerlik araştırması yapılmalı, özellikle aynı ya da benzer sınıflarda tescilli markalarla karıştırılma ihtimali değerlendirilmeli ve gerekli itirazlar zamanında yapılmalıdır.
Yasal mevzuat ve Yargıtay içtihatları, bu sürecin sadece formalite değil, titizlikle yürütülmesi gereken bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. Esas Patent olarak, markanızın hukuki güvencesini sağlamak adına başvurudan izlemeye, itirazdan hukuki korumaya kadar tüm süreçlerde yanınızdayız.
👉 Esas Patent ile Marka Benzerliği ve Yasal Düzenlemeler konusunda Hemen Bize Ulaşın