Kötüniyetli Marka Tescili: Hukuki Boyutları ve Tazminat Talepleri
Marka tescili, işletmelerin kendilerini piyasada tanıtması ve ürün/hizmetlerini koruması açısından hayati öneme sahiptir. Ancak her marka tescili hukuka uygun olmayabilir. Özellikle “kötüniyetli marka tescili” kavramı, marka hukukunda önemli bir tartışma konusudur. Bu yazıda, kötüniyetli marka tescilinin ne anlama geldiği, hukuki düzenlemelerdeki yeri ve bu tür tescillerden doğan zararların tazminine dair kritik hususları ele alacağız.
Kötüniyetli Marka Tescili Nedir?
Hukukumuzda kötüniyetli marka tescilinin açık bir tanımı veya örnekleri kanunlarda bulunmamaktadır. Bu nedenle kötüniyet kavramı, öğretinin ve mahkemelerin içtihatlarıyla şekillenmektedir. Temelde, kötüniyetli marka tescili, dürüstlük kuralına aykırı hareket edilerek yapılan marka tescilidir. Dürüstlük kuralı, kişinin haklarını kullanırken namuslu ve makul davranmasını zorunlu kılar.
Kötüniyetli marka tesciline örnek olarak şunlar verilebilir:
- Tescil engellerini bilmesine rağmen marka başvurusu yapmak,
- Başkasının uzun süredir tescilsiz olarak kullandığı bir işareti marka olarak tescil ettirmek,
- Marka olarak kullanılmaması düşünülen işaretleri spekülatif amaçlarla tescil ettirmek,
- İleride o işareti kullananlara karşı hukuki hak iddia etmek amacıyla marka tescil ettirmek.
Hukuki Düzenlemelerde Kötüniyetli Marka Tescili
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK döneminde kötüniyetli tescil açıkça bir tescil engeli olarak düzenlenmemiş; ancak itiraz ve hükümsüzlük nedenleri arasında kısmi yer verilmiştir. Öğretide kötüniyetli tescilin hükümsüzlük sebebi olduğu kabul edilirken, Yargıtay kararları da zaman içinde bu görüşü desteklemiştir.
Sınai Mülkiyet Kanunu (6769 sayılı Kanun) ile birlikte kötüniyetle yapılan başvurular açıkça nispi ret nedeni sayılmıştır. Bu kapsamda:
- Kurum, kötüniyetli başvuruları resen inceleyemez,
- İlgililerin itirazı halinde tescile engel olur,
- Kötüniyetli tescil hükümsüzlük sebebidir.
Kötüniyetli Marka Tescilinin Sonuçları ve Zarar Tazmini
Kötüniyetli marka tescili yalnızca tescilin iptal edilmesiyle sonuçlanmaz, aynı zamanda bu tescile dayanılarak elde edilen hukuki koruma da geçersiz sayılır. Bu nedenle, kötüniyetli tescile dayanarak gerçekleştirilen hukuki işlemler ve tescilli marka hakkına dayanılarak verilen zararlar tazmin edilmelidir.
Dürüstlük kuralına aykırı hareket, hakkın kötüye kullanılması anlamına gelir ve Türk Medeni Kanunu uyarınca hakkın kötüye kullanılması koruma görmez. Dolayısıyla, kötüniyetli marka tescilinden zarar görenler, bu zararın tazminini talep edebilir.
Yargıtay kararları da, kötüniyetli tescilin yol açtığı zararların tazminini kabul ederek bu yönde önemli bir içtihat oluşturmuştur. Zarar tazminine ilişkin talepler, Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiil hükümleri veya Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümleri temelinde açılabilir.
Sonuç
Kötü Nnyetli marka tescili, sadece marka sahibinin değil, marka hukukunun bütünlüğünü korumak adına da önemlidir. Marka tescilinde dürüstlük kuralına uyulmaması halinde, tescilin hükümsüzlüğü ve zarar tazmini gibi yaptırımlar gündeme gelir. Bu nedenle marka başvuruları yapılırken yalnızca hukuki şartların sağlanması değil, aynı zamanda etik ve dürüst davranış da esas alınmalıdır.
👉 Esas Patent ile Kötüniyetli marka tescil süreciniz için Hemen Bize Ulaşın
